Cuma, Ağustos 10, 2007

İşler kötüye gidiyor, durduran yok

Dünyanın önde gelen ekonomistlerinden Paul Krugman, The New York Times Gazetesi'ndeki makalesinde piyasalardaki erimenin 1998 yılındaki LCTM krizi kadar kolay atlatılamayabileceğini vurguluyor.

PAUL KRUGMAN

Bundan 9 yıl önce 1998 yılı Eylül ayında dev bir hedge fonu olan Long Term Capital Management, bazı açılardan aynen şimdiki duruma benzer bir şekilde mali piyasalarda erimeye başlamıştı. O kriz döneminde ABD Merkez Bankası'nın üst düzey yöneticilerinden birisinin piyasaların hayli kırılgan olan piyasanın durumuna yönelik olarak düzenlediği bir bilgilendirme toplantısına katılmıştım. Katılımcılardan birisi "Ne yapabiliriz?" diye sorduğunda, FED yetkilisi aynen şöyle yanıtlamıştı: "Dua edebilirsiniz."
Ettiğimiz dualar kabul edildi. ABD Merkez Bankası liderliğinde başlatılan kurtarma operasyonuyla LCTM krizinin ateşi söndürülürken, dönemin Hazine Bakanı Robert Rubin ve ABD Merkez Bankası Başkanı Alan Greenspan yaptıkları açıklamalarla tüm yatırımcılara işlerin yoluna gireceğine yönelik güven aşıladılar. Böylece piyasalarda yaşanan panik sona erdi.
Çarşamba günü, ABD Başkanı George W. Bush da, yaptığı işletme yüksek lisansından hafızasında kalan sözcükleri kullanarak, yatırımcılara güven verip piyasaları yatıştırmaya çalıştı. Ama, ikisi arasında şöyle bir fark var, Bush'un kredibilitesi sorunlu. Diğer yandan, piyasalarda yaşanan bu durumu düzeltecek herhangi birisi de ortada görünmüyor. Şu anda ciddi bir "kurtarıcı" açığı söz konusu. Bu son derece kötü, çünkü yakın gelecekte bir kurtarıcıya ihtiyacımız olabilir.
Piyasalarda son birkaç günde gözlenen hareketler ekonomistleri gerçekten endişelenmeye itiyor, çünkü likidite kurumuş durumda. Bu durumu şöyle tarif etmek mümkün. Normal zamanlarda işlemleri yapılan -konut kredileri ile desteklenmiş- menkul kıymetlerin değeri erirken, değersizleşme etkisiyle bu menkul kıymetler alıcı bulamaz halde.
Bu durum başlı başına endişelenmeye yeter nitelikte. Hatta bu likidite daralması, borçlanma sisteminin daha da olumsuz yönde etkilenerek zincirleme reaksiyon sonucu fon piyasasında iflaslar, batıklar yaratabilir.
Kredi piyasasında halen yaşanmakta olan sıkıntıların kökleri son birkaç yılda finans piyasalarında gözlenen mantıksız gelişmelerden kaynaklanıyor. Tıpkı teknoloji şirketlerinin değerlerinin anlamsız şekilde hızla yükseldiği dönemde olduğu gibi. Konut sektöründe meydana gelen fiyat şişkinliği bunun sadece bir bölümünü oluştururken; diğer yanda insanların sanki risk ortatan kalkmış gibi işlemlerine devam ettiği gözlendi.
Artık herkes riskli konut kredisinde patlayan balondan haberdar; hem kredi almak üzere gerekli yeterliliğe sahip olmadığı için bu yola başvurarak kredi alanlar, hem de yüksek getirisi nedeniyle riskli kredilere dayalı olarak çıkarılan menkul kıymetleri tercih eden yatırımcılar. Ama daha da kötüsü yüksek riskli şirket tahvillerine yatırım yapan yatırımcıların; artan risk nedeniyle zarar görmesi söz konusu.
Son aşamada ise riskli konut kredisi piyasasında yaşanan kriz, diğer alanlarda da bir seri sorunu tetiklemiş görünüyor. İlk aşamada, emlak balonu patlamıştı. İkinci aşamada ise yüksek riskli konut kredisi piyasası eridi. Şimdi de yüksek riskli şirket tahvilleri pazarına yönelik son derece ciddi endişeler söz konusu. Bundan iki ay önce B notuna sahip şirket tahvilleri ile devlet tahvilleri arasındaki risk primi sadece 2.45 puan olurken; şimdi ise risk primi 4.5 puanı bulmuş durumda.

MANİK DEPRESİF RUH HALİ
Yatırımcılar iki hafta önce Bear Stearns tarafından yönetilen iki hedge fonunun değerinin erimesiyle sarsılırken, o günden bu yana piyasalar manik depresif bir ruh halini yansıtmaya başladı. Son iki haftalık dönemde Dow Jones Sanayi Endeksi bir gün üç haneli bir düşüş gösterirken, bir diğer gün tam tersine üç haneli bir yükseliş gösterebiliyor.
Ama Perşembe günü Fransa'nın en büyük bankası BNP Paribas'ın yönettiği üç yatırım fonunu dondurduğunu açıklaması, şimdiye kadar gelen en olumsuz haber niteliğini taşıyor. BNP açıklamasında bu kararın zorunlu olduğunu kaydederken, "piyasada likiditenin tamamıyla buharlaşması" hiçbir alıcı bulunmadığı ifadesini gösteriyor.
Az önce de değindiğim gibi, likiditenin kurması, bir seri zincirleme sorunu, borç ödeyememe durumunu da beraberinde getirebilir. Örneğin A şirketi konut kredisine dayalı menkul kıymetlerini satanamazsa, B şirketine ödemekle yükümlü olduğu miktarı ödeyemez, C şirketine gerekli ödemelerini yapamaz. Çünkü o an geldiğinde, kimse kredi borçlarını ödemeye yanaşmaz, bu da tüm durumu daha da kötü bir hale getirir.
Likidite krizleriyle ilgili en vahim nokta ise şu: Piyasayı düzenleyen ekonomik aktörlerin herhangi birşey yapması son derece güçtür.
ABD Merkez Bankası normal şartlar altında ekonomik kriz yaşandığı dönemlerde faizleri düşürme yolunu seçer. Hatta bunu Perşembe sabahı vadeli piyasalarda işlem yapanlar ABD Merkez Bankası'nın gelecek ay sonundan önce faizleri artıracağına yönelik tam olan inançlarını pozisyonlarına yansıtmış durumdalar. FED ayrıca likidite krizine girmiş olan, pozisyonlarını kapatamamış bankaların işlemlerini yapması için de nakit kredi sağlar: Perşembe günü Avrupa Merkez Bankası para piyasasına 130 milyar dolar verirken, her ne miktar istenirse karşılayacağının güvencesini verdi. ABD Merkez Bankası da benzer şekilde piyasalara 24 milyar dolar verdi.
Ancak bu likidite kuruduğunda, normal zamanlarda piyasayı yönlendirmek için alınan kararlar etkisini yitirmiş olacaktır. Kredi faizlerinin düşürülmesi, kimsenin kredi almayı düşünmediği bir ortamda kredi kullandıracak bankalar için hiçbir anlam taşımaz. Bankalara istediği kadar nakit verilmesi eğer o nakit bankanın kasasında yatacaksa pek bir etki yaratmaz.
Diğer yandan, ABD Merkez Bankası ve federal hükümetin alınan önlemlerin çalışmaması halinde ne yapılacağını, nasıl krizi frenleyeceğini planlaması gerekir. Ama birbirinden farklı pek çok nedenle, Bush hükümetinin ehliyetsizliği dışında elbette, durumun o aşamaya varması zor görünüyor.
Umarım bu kriz, 1998 krizi gibi hızla ortadan kalkar. Ama bunun böyle olacağını pek sanmıyorum.

THE NEW YORK TIMES / 10 Ağustos 2007

2 yorum:

Adsız dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
ozi dedi ki...

Bundan önceki comment i neden sildiğinizi çok merak ettik Murat Bey :)